Türk-İş Genel Başkanı Atalay: “Refah Payı Yüzde 30, 11 Bin 500 TL de Taban Ücretine Verdiler.
Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay ve Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, 700 bin kamu işçisini kapsayan “2023 yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü” görüşmelerine ilişkin açıklama yaptı. Atalay, “Bizim verdiğimiz teklif yüzde 45 refah payı, 15 taban ücreti. Onun dışında da sosyal haklarla ilgili her sendikanın ortak talebini, 13 madde ile hükümete teslim ettik. Geçen hafta, ilk defa bize refah payı yüzde 30, 11 bin 500 TL de taban ücretine verdiler. Komisyon olarak hem şahsım hem HAK-İŞ adına bu şartların uygun olmadığını, taleplerimizi karşılamadığını kendilerine ifade ettik” dedi.
Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay ve Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, 2023 yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü görüşmeleriyle ilgili bugün Türk-İş Genel Merkezi’nde ortak basın toplantısı düzenledi. Atalay, şunları söyledi:
“Ocak ayının başında, ortak kararla ‘700 bin kamu işçisinin sözleşme görüşmelerine başlayalım’ dedik ve arkadaşlarımız bir komisyon kurdu. İşveren sendikasında 301 tane sözleşme var. Bu 301 tane sözleşmenin görüşmelerinin yüzde 25’i ocak ayında, yüzde 75’i mart ayında başlıyor. Maalesef arkadan başımıza gelen 6 Şubat’taki deprem, bizim bu görüşmelerimizi 30-35 gün öteledi. İnsanlar toprağın, enkazın altındayken sözleşme görüşmelerini yürütmek ne TÜRK-İŞ ne HAK-İŞ ne kamu için uygundu. 35 güne yakın sözleşme görüşmeleri yapma imkanımız olmadı. Çünkü TÜRK-İŞ de HAK-İŞ de deprem bölgelerindeydi. Sözleşme görüşmeleri, 20 gündür bizim komisyon tarafından, işveren sendikasıyla beraber devam ediyor. O arada biz de resmi, gayri resmi bakanlıkla görüşüyoruz. İşveren sendikasından bizim arkadaşlarımız görüşüyor.
Bizim verdiğimiz teklif yüzde 45 refah payı, taban ücreti 15. Onun dışında da sosyal haklarla ilgili her sendikanın ortak talebini; 13 madde ile hükümete teslim ettik. Geçen hafta, ilk defa bize refah payı yüzde 30, 11 bin 500 TL de taban ücretine verdiler. Komisyon olarak hem şahsım hem HAK-İŞ adına bu şartların uygun olmadığını, taleplerimizi karşılamadığını kendilerine ifade ettik.
“ŞU ANDA EN HIZLI ŞEKİLDE HAREKET EDİLDİĞİNDE, MAYIS’IN 16’SINDA GREV KARARI ALINSA İKİ AYLIK BİR SÜRE SÖZ KONUSU”
İstanbul Belediyesi’nde grev aşamasındaydık, evvelsi gün imzaladık. KARTON-SAN’ın devam eden bir grevi vardı, bir sene sürdü. Onu da geçen hafta imzaladık. Şu anda Eskişehir’de Kristal-İş Sendikası’nın örgütlü olduğu yerde, 10 ay oldu grev devam ediyor. Yani hiçbir sendika ben hemen bir greve çıkayım öyle bir talebi olmaz, masa başında sözleşmeyi bitirmeyi arzu eder. Normal süreçlere baktığımız zaman şu anda en hızlı şekilde hareket edildiğinde, 16 Mayıs’ta 23 Mayıs’ta grev kararı alınsa iki aylık bir süre söz konusu. Temmuzda ancak uygulamaya geçer, bunu kamuoyunun bilmesi açısından söylüyorum. Arzumuz, talebimiz bir an evvel bitmesidir.
“ARZU ETTİĞİMİZ RAKAM OLMAZSA ANLAŞMANIN DA BİR ANLAMI YOK”
Bu benim 11’inci sözleşmem. Ben geçmişte insanların, ‘Bir an evvel bitsin’ diye taleplerini görmüyordum. Ama şimdi ekonomik şartlar ve sıkıntı sebebiyle insanlarda, ‘Sözleşme bir an evvel bitsin de ücretimi alayım’ düşüncesi var ki bu haklı ve doğru bir düşünce. Onun için geçen hafta Sayın Bakan’a, ondan önce Sayın Cumhurbaşkanı’na da ifade ettik. Sayın bakan da konuyu biliyor. Arzu ettiğimiz rakamlar olursa 10 gün içinde bitirelim. HAK-İŞ’in de bizim de talebimiz bu. Bu ay geçti, bordrolar yapıldı, bitti. Bir dahaki ay, kamudaki 700 bin işçi onun çocuğu, ailesi zamlı ücretini almak istiyor. 10-15 gün içinde bağıtlamak durumundayız. Arzu ettiğimiz rakam olmazsa anlaşmanın da bir anlamı yok.
“TOPLUMUN RAZI, İŞÇİNİN MEMNUN OLMAYACAĞI BİR ŞEYİN ALTINA SENDİKACILAR İMZA ATMAZLAR, ATAMAZLAR”
Her sendikanın sözleşmelerde kendi imza yetkisi var. Ülkeyi yönetenler, siyasi iktidar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı işveren sendikası, ‘Biz memura da refah payı dahil yüzde 30 verdik aynısını size verelim’ diyor. Aradan 3 ay zaman geçti, onu kabul etmemizin mümkün olmadığını kendilerine ifade ettik. Bir yerde buluşabilirsek buluşuruz. Buluşamazsak grev kararından evvel yapılması gerekenleri yaparız. Grev kararı gelirse onu uygularız. Toplumun razı olmayacağı, işçinin memnun olmayacağı bir şeyin altına sendikacılar imza atmazlar, atamazlar. Bugüne kadar hiç böyle olmadı.
“DEPREM BÖLGESİNDE 350’YE YAKIN TÜRK-İŞ, 200’E YAKIN HAK-İŞ’İN ÜYESİ VAR”
Şimdi yaraları beraber sarma zamanı. Deprem bölgesinde 350’ye yakın TÜRK-İŞ, 200’e yakın HAK-İŞ’in üyesi var. 50 binin üzerinde ölen var. Hepsi bizim üyemiz, ailemiz, bizim bir parçamız. 100 binin üzerinde yaralımız var, onlar da bizim üyemiz, ailemiz, biz öyle bakıyoruz. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle deprem bölgesindeydik. Kadınların ne ihtiyacı varsa onlar için o bölgede olduk. 1 Mayıs’ta da o bölgede olacağız. TÜRK-İŞ’in ana üssü, Adana olacak. Adana’dan bölgenin ihtiyacı olan ne varsa oradaki araçlarla, otobüslerle, tırlarla Adıyaman, Malatya, Maraş’a dağıtacağız. Hepimizin işçisi deprem bölgesindeydi ama o bölgede kurtarma ekibinin başında madencilerle itfaiyeciler vardı. Madenciler, 1 Mayıs’ta o bölgede olacaklar. Kurtarma çalışmalarına nerede katıldılarsa madenciler, madenin yetkilileri ve ben de onlarla bölgeye gideceğim. Yardımların devam etmesi, kesintiye uğramaması gerekiyor. Toplumun o bölgede bizden beklentisi var. Çevre illeri Adana’ya toplayacağız. İstanbul’da, arkadaşlarımız sembolik anıta gidip çelenk koyacaklar.
“ARADAN GEÇTİ NEREDEYSE YARIM ASIR TAKSİM’DE 1977’DE ÖLENLERİN FAİLLERİNİ BULAMADIK. BUNU KONUŞAN DA YOK”
Biz 6 konfederasyon İstanbul Yenikapı’da yapalım, Kartal’da yapalım orası 1-2 milyon insan alıyor. Taksim diye bir takıntımız yok. Orayı verirlerse orada da yaparız ama aradan geçti neredeyse yarım asır Taksim’de 1977’de ölenlerin faillerini bulamadık. Bunu konuşan da yok. Ben merak ediyorum, o insanların aileleri de merak ediyor, toplum da merak ediyor. Arzum, hepimiz Yenikapı’da, Kartal’da beraber orada olursak çalışma hayatının sorunlarını çözeriz.
“MECLİS’TE HİÇ TULUM GİYMEMİŞ, TARLAYA GİTMEMİŞ, VEKİL OLURSA ÇİFTÇİNİN, İŞÇİNİN MESELESİNİ NEREDEN BİLECEK”
Önümüzde seçim var. İki-üç gündür seçim listelerini inceliyorum. Bütün partiler dahil özellikle Meclis’teki partiler, biz bu ülkede işsiz, emekli biz bu ülkenin yüzde 65’iyiz. Listede hiç kimse yok. Ne memur var ne işçi var. Evvela kendimizi sorgulamamız lazım. Niye biz her partinin arkasına takılıyoruz? Biz bu milletin oy deposu muyuz? Taşeron meselesi var, çözemedik. 696’dan kadroya geçenlerin nakil meselesi var, çözemedik. Biz burada her gün ağlayalım mı siyasilerin kapısında? Baktığımız zaman yüzde 75’i iş insanı. 200’e yakın avukat var. Doktor, mühendis var. Bunları topladığın zaman yüzde 95’i neredeyse. Biz neredeyiz? Sendikacı, işçi, gazeteci, emekli yok. Kim anlatacak bunları? Emekli olmamış iş insanı beni nasıl anlatsın? Çalışmamış hukukçu beni nerede anlatacak? Onların mitinglerine gidenlerin yüzde 90’ı emekli, işsiz. Meclis’te hiç tulum giymemiş, tarlaya gitmemiş, vekil olursa çiftçinin, işçinin meselesini nereden bilecek. Diyor ki ‘Okudum’, okumak başka yaşamak başka. Yaşamadan kitapla bu işler olmaz. Bu dönem yine treni kaçırdık ama benim aday olmak gibi bir niyetim yok. Koç gibi işçiler var, insanlarımız var. Onlar bu çatının altında olsun. Geçen sene 2-3 tane siyaset yapan sendikacı vardı. Hiçbiri listede yok. İnşallah kısa zamanda bu meseleyi çözecek emek ağırlıklı bir Meclis oluşur da ağlamayı bırakır ağlayanlara çözüm oluruz.”
HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan ise şunları söyledi:
“EĞER DEPREM FELAKETİ YAŞANMASAYDI MART, NİSAN AYLARINDA TOPLU SÖZLEŞMEYİ BİTİRME KONUSUNDA BİR ÇABAMIZ VARDI”
“TÜRK-İŞ ile bu Çerçeve Protokolü çalışmalarında beraber olmaktan dolayı hem işçi hareketi için hem iki konfederasyon için çok hayırlı bir iş olduğuna inanıyorum. 2021-2022 yıllarını kapsayan toplu iş sözleşmesinde bu iş birliğimizin hem çalışma hayatını hem çalışanlar için hem sendikalarımız için Türkiye’nin endüstriyel ilişkiler sistemi için son derece başarılı hayırlı güzel sonuçlar verdiğini gördük. O toplu iş sözleşmesi sürecindeki iş birliğimiz birlikte ortaya koyduğumuz çözüm önerileri, taleplerimizin önemli bir bölümü karşılanarak o sürecin tamamlanmış olması, aslında 2023- 2024 için de bizi cesaretlendirdi. Sayın Bakan’ın da bu konuda baştan itibaren yapıcı ve olumlu yaklaşımı bizi biraz daha cesaretlendirdi. Bu dönem için de Sayın Başkan’ın yaptığı görüşmeler de benim de yaptığım görüşmeler de Sayın Bakan’la yaptığımız görüşmelerde eğer deprem felaketi yaşanmasaydı mart, nisan aylarında toplu sözleşmeyi bitirme konusunda bir çabamız vardı açıkçası. Ancak 6 Şubat depremi bütün sistemi olduğu gibi çalışma hayatında, toplu sözleşmelerimizin de yürütülmesinde ciddi bir engel olarak karşımıza çıktı.
“696 İLE KADRO ALAN ANCAK ÖZLÜK HAKLARININ İYİLEŞTİRİLMESİNİ TALEP ETTİĞİMİZ BU KONUDA DA YİNE PROTOKOLE KOYDUĞUMUZ İKİ HUSUS GERÇEKLEŞEMEDİ”
Biliyorsunuz, 11 ilde olağanüstü hal ilan edildi. Toplu sözleşme ve benzeri girişimlerin de uzatıldığını gördük. Bu nedenle kamu toplu sözleşmelerinin bir gecikmesi söz konusu oldu. Ancak TÜRK-İŞ hem HAK-İŞ olarak bütün bu olumsuzluklara rağmen bizim inşallah nisan ayı en geç mayıs ayına kalmadan bu toplu iş sözleşmelerini sonuçlandırma konusunda bir irade ortaya koyduk. Koordinasyon kurullarımız yoğun bir şekilde çalışmaya devam ettiler 10 Nisan’da Sayın Bakan’la yaptığımız toplantıda bu irademizi Sayın Bakan’a da ifade ettik ve toplu iş sözleşmelerinin geciktirilmeden sonuçlanması konusunda bir çabamızı, ortak irademizi ortaya koyduk. Sayın Bakan da bu konudaki hassasiyetlerimizin farkında olduğunu ifade etti. Bu süreci bir an evvel sonuçlandırmak istiyoruz. Tabi geçen dönem Kamu Çerçeve Protokolü’nde üç tane önemli hususu ayrıca her iki konfederasyonumuz da imzasıyla kamuoyuyla paylaşmıştık. Bir tanesi, geçici mevsimlik işçilerin kamudaki boş daimi işçi kadrolarına yerleştirilmesi maddesiydi. Bununla ilgili bir düzenleme yapıldı ama bu düzenleme tamamen çalışanların bütün taleplerini karşılayan bir düzenleme olmadı ama önemli bir aşamayı geçtik. Önemli bir dönemi yakaladık. Yine iki tane üzerinde Sayın Başkan’ın da durduğu 696 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle kadro alamayan başta KİT’lerde çalışan arkadaşlarımızın kadroya alınması süreci vardı. Bunu gerçekleştiremedik. Yine 696 ile kadro alan ancak özlük haklarının iyileştirilmesini talep ettiğimiz bu konuda da yine protokole koyduğumuz iki husus gerçekleşemedi. Bu dönem bunları tekrar gündemde tutuyoruz. İnşallah yeni dönem toplu iş sözleşmesinin süreci içerisinde bu iki sorunu da çözmeyi planlıyoruz. Taleplerimizden iki tanesi de bu.
“SON DÖNEM YÜKSEK ENFLASYON OCAK AYINDAN BU TARAFA YAŞANAN CİDDİ SIKINTILAR BİZİM BEKLENTİMİZİ DE TALEPLERİMİZİ DE DAHA DA YÜKSELTMEMİZİ SAĞLADI”
Toplu iş sözleşmesi rakamlarını Sayın Başkan paylaştı. Bizim konfederasyonumuzda da TÜHİS’in verdiği rakamlar tartışıldı. Gerçekten çalışanların beklentilerini karşılamadığı için bu rakamlar üzerinde bir mutabakat sağlamamız söz konusu değil. Hükümetimizden TÜHİS’ten, Sayın Bakan’dan yeni tekliflerini bekliyoruz. Umarım bu kısa zaman içerisinde bunu gerçekleştirirsek Türkiye’nin yeterince sorun stokları var. Çalışanların gerçekten yüksek enflasyona karşı korunabileceği tek çözümleri sendikalaşma ve toplu iş sözleşmeleridir. Eğer burada toplu sözleşmelerde bu sıkıntıları çözemezsek sendikal hareket içinde büyük bir aynı zamanda sorunla karşı karşıyayız demektir. Biz hem Türkiye sendikal hareketinin gücünü korumak, hem Türkiye emek hareketinin milli gelirden ve gerçekten bütçeden daha fazla pay almasının sağlamak için elimizdeki en güçlü demokratik imkanımız toplu sözleşmeler. Toplu sözleşmeleri 2021-2022’de bütün bu sorunları çözebilecek bir argümana dönüştürdüğümüz için 2 yıl aslında sorunsuz yaşamıştık. Son dönem yüksek enflasyon ocak ayından bu tarafa yaşanan ciddi sıkıntılar bizim beklentimizi de taleplerimizi de daha da yükseltmemizi sağladı. Bunun dikkate alınarak hükümetin ve bu sürecin de önemi dikkate alınarak, yaşadığımız zorluklar dikkate alınarak bu konuda anlayış bekliyoruz. Umuyorum, bekliyoruz ve diliyoruz Türkiye’nin yeni sorunlar yaşamasını istemiyoruz. Çalışma hayatında yeni bir krizin yaşanmamasını istemiyoruz. Ama bu krizlerini önlemek de taraflara kalıyor. Hem hükümetin hem de TÜHİS’in biz sendikal hareket olarak ortak bir noktada buluşmak durumundayız. Bunu çaba olarak koyuyoruz, istiyoruz. Eğer taleplerimiz karşılanmazsa da uzlaşma yakalayamazsak da bunun yasal süreçlerini hep beraber göreceğiz. Umarım o noktaya gitmeden beklentiler var gerçekten kamuda çalışan arkadaşlarımızın önemli bir bölümünün bu ekonomik sıkıntılardan dolayı büyük bir açıkları söz konusu. Bunların giderilmesi için beklentiler çok yüksek biz bunun farkındayız buna göre biz çözüm bulmaya çalışıyoruz. İki konfederasyonun ortak hareket etmesi hem işçi hareketinin gücünün bir yere teksif edilmesi açısından çok önemli hem de hükümetlere karşı ortak bir yerde durmak elimizi de güçlendiriyor aynı zamanda taleplerimizin de karşılanmasının önünü açıyor. Ben bunu çok yararlı buluyorum. Bu birlikteliği sağlama konusunda çaba sarf eden TÜRK-İŞ ve Sayın Başkan’a çok teşekkür ediyorum.
“DEPREM BÖLGESİNDE BİR SEMBOLİK 1 MAYIS ETKİNLİĞİ GERÇEKLEŞTİRME PLANIMIZ VAR”
1 Mayıs’la ilgili deprem bölgesinde bir sembolik 1 Mayıs etkinliği gerçekleştirme planımız var. Kahramanmaraş merkezli deprem olduğu için de Kahramanmaraş’ta bu etkinliklerimizi gerçekleştireceğiz. Sadece Kahramanmaraş ve deprem bölgesindeki iller değil çevre illerden de arkadaşlarımızın katılımıyla hem depremle ilgili yaptıklarımızı hem bundan sonra yapacaklarımızı hem de dayanışmamızı ifade etmek için depremzede kardeşlerimizle beraber olacağız. Daha önce pandemiden dolayı şimdi de depremden dolayı geniş kitlesel 1 Mayıs etkinliklerini uzun süredir yapamadık. Önümüzdeki yıllarda inşallah bu imkanlar bu sıkıntılar yaşanmadan yine HAK-İŞ olarak Türkiye’nin değişik bölgelerinde 1 Mayıs etkinliklerini güçlü bir şekilde HAK-İŞ’in ve Türkiye sendikal hareketinin ve işçi hareketinin taleplerini yüksek sesle konuşulduğu tartışıldığı talep edildiği aynı zamanda halaylarla, türkülerle 1 Mayısları bir kaosa karanlık bir kısım beklentileri karşılamaya yönelik etkinliklere izin vermeden bize yakışan 1 Mayısları kutlamayı inşallah önümüzdeki yıllarda başaracağız. 2023-2024 yılı Kamu Çerçeve Protokolü anlaşmasının bir an evvel imzalanması konusundaki temennimizi ifade ediyorum. Birlikteliğimizin inşallah güçlü şekilde devam edeceğini ve iyi bir toplu iş sözleşmesinin ortaya çıkmasındaki çabalarımızı sürdüreceğimizi şimdiden ifade ediyorum.”