UNFPA: “Dünya genelinde yılda 121 milyon istenmeyen gebelik gerçekleşiyor”
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun (UNFPA) 2022 Dünya Nüfus Raporu’na göre dünya genelinde yılda tahminen 121 milyon istenmeyen gebelik gerçekleştiği belirtildi.
UNFPA’nın bugün yayımladığı 2022 Dünya Nüfus Raporu’na göre dünyada her yıl gebeliklerin neredeyse yarısını oluşturan tahminen 121 milyona yakın istenmeyen gebelik yaşanıyor. “Görünmeyeni Görmek: İhmal Edilen İstenmeyen Gebelikler Krizinde Yeni Adımlar Atma Zamanı” başlıklı raporda, “Her yıl gerçekleşen tüm gebeliklerin neredeyse yarısı istenmeyen gebelikler. 2015 ve 2019 yılları arasında dünya genelinde her yıl yaklaşık 121 milyon istenmeyen gebelik meydana geldi. Dünya genelinde gebe kalmak istemeyen yaklaşık 257 milyon kadın, güvenli ve modern gebelik önleyici yöntem kullanmıyor. 47 ülkede üreme çağında olan kadınların yaklaşık yüzde 40’ı gebe kalmamak için herhangi bir gebelik önleyici yöntem kullanmıyor. Aile içi şiddete maruz kalan kadınlarda ise gebelik önleyici yöntem kullanımı yüzde 53 daha düşük. Tüm kadınların yaklaşık dörtte biri ise cinsel ilişkiye hayır diyemiyor” denildi.
“Güvenli olmayan kürtajlar, anne ölümlerinin yüzde 5 ila 13’ünün nedeni”
Raporda istenmeyen gebeliklerin ciddi sağlık sorunları ortaya çıkarttığına dikkat çekilerek, “İstenmeyen gebeliklerin yüzde 60’ından fazlası ve tüm gebeliklerin neredeyse yüzde 30’u kürtajla sonuçlanıyor. Dünya genelinde yapılan tüm kürtajların yüzde 45’i güvenli değil. Güvenli olmayan kürtajlar, tüm dünyada anne ölümlerinin en temel nedenlerinden biri ve tüm anne ölümlerinin yüzde 5 ila 13’ünün nedeni. Ayrıca yılda yaklaşık 7 milyon kadının da hastaneye yatırılmasına neden oluyor. Gelişmekte olan ülkelerde güvenli olmayan kürtajlar, yalnızca tedavi maliyetleri nedeniyle yılda yaklaşık 553 milyon dolara mal oluyor” ifadelerine yer verildi.
Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü’nün 2018 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması’na göre de Türkiye’deki 15-49 yaş aralığındaki kadınların neredeyse yarısı üreme sağlığı, gebelik önleyici yöntem ve cinsel ilişki konusunda kendi kararlarını veremiyor. Türkiye’deki üreme çağındaki evli kadınların karşılanmamış aile planlamasına dikkat çeken raporda şu ifadeler yer aldı:
“2013-2018 yılları arasında yaklaşık iki kat arttı ve yüzde 12’ye ulaştı. Buna göre 1.33 milyondan fazla evli kadının karşılanmamış aile planlaması ihtiyacı bulunuyor. Bu kadınların büyük çoğunluğu 30 yaşın üstünde, en az 3 çocuğu var, kırsal bölgelerde yaşıyorlar ve ekonomik olarak dezavantajlı durumdalar. Yine aynı araştırmaya göre Türkiye’de yaşayan Suriyeli mülteciler arasındaki karşılanmamış aile planlaması ihtiyacı ise yaklaşık iki kat daha fazla ve yüzde 21 oranında.”
İstenmeyen gebeliklerin temel nedenleri ise raporda şöyle sıralandı:
“Cinsel sağlık ve üreme sağlığı bilgi ve hizmetlerine erişimdeki kısıtlar. Kadınların koşullarına ve tercihlerine uygun aile planlaması seçeneklerinin bulunmaması. Kendi doğurganlıklarını ve bedenlerini kontrol eden kadınları çevreleyen zararlı sosyal normlar ve olumsuz damgalama. Cinsel şiddet ve doğurmaya zorlama. Sağlık hizmetlerindeki yargılayıcı tutumlar veya dışlama. Yoksulluk ve durağan ekonomik kalkınma. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği.”
“Bu rapor bir uyandırma çağrısıdır”
UNFPA Yönetici Direktörü Dr. Natalia Kanem, “Bu rapor bir uyandırma çağrısıdır. Şaşırtıcı düzeydeki istenmeyen gebelik sayısı, kadınların ve kız çocuklarının temel insan haklarının korunmasında küresel bir başarısızlığı göstermektedir. Toplumlar, bu en temel kararı verme iradesini doğrudan kadınlara ve kız çocuklarına vererek anneliğin kaçınılmaz bir durum değil, bir seçim olmasını sağlayabilir” dedi.
Raporda karar vericilere toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, kadınları ve kız çocuklarının güçlendirilmesi ve gençlerin cinsel sağlık ve ergen sağlığı konularında eğitilmesi için gerekli adımları atılması çağrısında bulunuldu. Ayrıca sağlık sistemlerinin geliştirilerek gebelik önleyici yöntemlerin erişilebilirliğini, kabul edilebilirliğini, kalitesini ve çeşitliliğini artırıp, kaliteli ve herkes için erişilebilir cinsel sağlık ve üreme sağlığı haklarına ve hizmetlerine öncelik verilmesi gerektiği belirtildi.