Türkiye’nin ilk halı belgeseli çekildi
İstanbul Halı İhracatçıları Birliği (İHİB) tarafından projelendirilen ve Coşkun Aral’ın yapımcılığını üstlendiği Türkiye’nin ilk halı belgeseli, ‘Anadolu Halıcı: Ruhumun Dili, Sözümün Rengi’nin Zeytinburnu’nda lansmanı yapıldı.
İstanbul Halı İhracatçıları Birliği (İHİB) tarafından projelendirilen ve yapımcılığını Coşkun Aral’ın üstlendiği Türkiye’nin ilk halı belgeseli “Anadolu Halısı: Ruhumun Dili, Sözümün Rengi”nin, Zeytinburnu Fişekhane’de lansmanı yapıldı. Türkiye’de ilk kez çekimi gerçekleştirilen halı belgeselinde, Anadolu’nun kadim hikayelerinden ve tarihe geçen olaylardan ilham alan yolculuğu anlatıldı. 40’ar dakikalık 3’er bölümden oluşan belgesel 6 farklı dile çevrildi. Aralarında araştırmacı yazar Belkıs Balpınar ve uzun yıllardır Türkiye’de yaşayan deneyimli araştırmacı ve eski halı uzmanı Udo Hirsch’in de yer aldığı profesyonel danışmanlar eşliğinde hazırlanan belgeselde, 18 bin dokumacının el emeğiyle dokuduğu motiflere de yer verildi. İHİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ahmet Hayri Diler ve belgeselin mimarı Coşkun Aral, lansman öncesinde projeye ilişkin açıklamalarda bulundu.
“Bir yılda 30 bin kilometreye yakın yol aldık, halı dokumacılar eserlerini bize sundu”
Belgeselin oluşum sürecini anlatan Coşkun Aral, “Bu belgeselin fikrinin kaynağı bu teklifi getiren Ahmet kardeşim, benim 35 yıl önce yapmış olduğum küçük bir belgeselde vardı. O belgeselde Anadolu’nun sazlarından çıkan müziğinin, 5 ayrı kültürünün mensubu tarafından seslendirilmesiydi. Fransızca olarak Anadolu müziğini, Fransız, Ermeni, Kürt ve Türk olan ve Ahmet beyin içinde olduğu grup yorumluyordu. Onların belgeselini yaptım. Aradan yıllar geçti, birbirimizi kaybetti. Birden bire bu muhteşem teklifle Ahmet kardeşim karşımıza çıktı. Ben mutlu oldum, çünkü bilmediğim bir alandı. Evimde halılar var, ama bilmiyorum. Hiçbir zamanda çaba göstermedim. Ahmet’in bana getirdiği teklifle ortaya koyduğu kitap hakikaten beni bir deliğe sokar gibi, bu uçsuz bucaksız coğrafyanın muhteşem sanat ve zanaatının hikayesini araştırmaya yönlendirdi. Tek ben değilim, eşim olmak üzere ekiple yola çıktı. 20’ye yakın görsel yönetmen, ışıkçı, kameraman Anadolu’yu karış karış dolaştık. Bir yılda 30 bin kilometreye yakın yol alıp, köylere girdik. Burada az temsilcisini gördüğümüz halı ustaları, dokuma ustalarıyla çoğunluğu bayan, aralarında erkekte var. Olağanüstü çalışmalarını bize sundular, ben mutlu oldum. Bu kadar güzel bir değerin bu güne kadar tanıtılmayışından üzüldüm. Çünkü fabrika halısı güzel, fabrikalar kazansın, ihraç edilsin ama, yükte hafif, pahada ağır. Ülke ekonomisine ciddi gelir sağlayacak bir değerimizi yok etmeyelim. Kadınımızın, kız kardeşlerimizin istihdam alanlarını artıracak bu alanı genişletelim” diye konuştu.
“Kadınlarımızın emeğine değer vermemiz gerekiyor. Böylece halıcılık yeniden canlanır”
Dokumacılığın önemine ilişkin açıklamalarda bulunan İHİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ahmet Hayri Diler, “Anadolu’nun birçok köşesini dolaştık. Batıdan doğuya, Karadeniz’e, Orta Anadolu’ya her yere gittik. Anadolu’da hala dokumacılığın canlı olduğunu gözlemledik. Yalnız maalesef gittikçe gerilediğini gördük. 18-20 bin civarında yaptığımız saha araştırmalarında, hala dokuyucu bu meslekle ilgileniyor. Yalnız yapılan üretimlerin dünya pazarındaki gerçeklerden ne kadar uzak olduğunu gördük. Yerel yöneticiler ve usta dokuyucuların gayretleriyle bir yere kadar gidiyor ama yeniden dokunuşlar yaparak üretim Türkiye’de canlandırılabileceğini birebir gözlemledik. O kadar çok usta öğretici var ki, inanamazsınız. Büyük gayretlerle bizim ata mesleğimiz, ana mesleğimiz devam ettirmek için çırpınıyorlar ve ellerinden geleni yapıyorlar. Tarihçesi çok eski, Orta Asya’dan gelen boylar ve Anadolu Medeniyetlerinin gerçekleştirdiği dokumaların harmanı bir ürün halılar ve kilimler. Bunlar arkeolojik kazılarda görüyoruz. Her yerden buluntular gün yüzüne çıkartılıyor. Eskiden bunlara önem verilmiyordu ama şimdi arkeologlarda önemini anladılar ve tarihlendirmeler yapılıyor. Dünyanın en önemli müzelerinde baş köşede Türk Anadolu halıları sergileniyor. Renkleri ve desenleri değişmiş. Şimdi öyle bir zaman geldi ki, yeniden tasarımlar yaparak, sürdürülebilir, geriye dönüşüm olarak eski halılar sökülüp yeniden pazara kazandırılıyor. Bayağı yıpranmış kilimler, bulunması zor olan desenlerle üretimler yapılıyor. Şu anda tam zamanı, Yeşil Mutabakata Türkiye taraf oldu. Bizim halı ve kilimlerimiz birebir örtüşüyor. Kırsal kalkınmaya büyük destek veriliyor ve göçü önleyecek bir unsur. Kadınlarımıza şu anda yeteri kadar ücret ödenmediği için başka alanlara geçiyorlar. Kadınlarımızın emeğine değer vermemiz gerekiyor. Böylece halıcılık yeniden canlanır” dedi.