Şanlıurfa bal ve badem üretiminde çıtayı yükseltti
Şanlıurfa’da ilk kez ’’Arıların Badem Çiçekleri ile Dansı’ festivali düzenlendi. Türkiye’nin bal üretiminde 12’nci sırada yer alan Şanlıurfa’da 130 bin kovan ile 2 bin ton bal üretimi yapılıyor.
Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi, Tarım ve Orman Müdürlüğü ve Harran Üniversitesi işbirliği ile bu yıl kentte ilk kez ‘’Arıların Badem Çiçekleri ile Dansı’’ festivali İlhan Mahallesinde düzenlendi. Havaların ısınmasıyla birlikte badem ağaçları çiçek açmaya başladı. İsot, nar ve kurutmalıklarıyla meşhur Şanlıurfa’da badem yetiştiriciliğinde de bu yıl yüksek oranda rekolte bekleniyor. Bal arıları kovalarından bırakılarak çiçek açan badem ağaçlarıyla buluştu. Kovanlardan bırakılan Arılar badem çiçeklerine kondu. Polen taşınımı yaparak döllenmek için badem ağaçlarının etrafında uçuşan arılar verimli badem yılı olmasına ön ayak olacak.
Bal üretiminde 12’nci sırada
Badem yetiştiriciliğinde 51 bin dekarlık alan ile Türkiye’nin 3’ncü büyük arazisine sahip olan Şanlıurfa, 7.2 bin tonluk badem üretimi ile 5’inci sırada yer alıyor. Ekolojik yapısı ve verimli topraklarıyla bilinen Şanlıurfa’da bal üretiminde de büyük rol oynuyor. Türkiye’nin bal üretiminde 12’nci sırada yer alan Şanlıurfa, 130 bin kovan ile 2 bin ton bal üretimi yapılıyor.
Birçok üründe Türkiye birincisi olduklarını belirten Tarım ve Orman İl Müdürü Murat Çakmaklı, ”Şanlıurfa tarımsal açıdan muhteşem bir potansiyele sahip. Birçok üründe Türkiye’de üretim açısında birinci sıradayız. Pamuk, fıstık, mercimek ve daha birçok üründe ilk 5 ve ilk 10’da yer alan bir üretim seviyesine sahip, üretim miktarına, üretim değeri olarak her geçen gün Şanlıurfa’nın üretim değeri artmakta ve en son 2021 verilerine göre de yaklaşık 25 milyar liralık bir üretim değerine sahip. Bunu tabi üreticilerimiz her şekilde bu üretim değerini sahada olmalarında, arazide olmalarında ve üretmelerinden kaynaklı ilimizin artan bir üretim değeri söz konusu potansiyeline karşılık. Badem üreticiliği ve badem yetiştiriciliğinde de yine fıstıkta olduğu gibi son yıllarda ilimiz ciddi bir üretim ve yetiştiricilik potansiyeline ulaşma eğilimindedir. 51 bin dekarlık alanda yaklaşık tabi bu alan itibariyle ilimiz de Türkiye’de 3’ncü sıradayız. Üretim miktarı olarak 7 bin tonun üzerinde bir üretim miktarındayız. Her geçen yıl da bu artan bir seviyedir. Çünkü Fırat baraj gölünün etrafında oluşan iklim kuşağında nitelikli ve kaliteli badem yetiştiriciliği olduğunu üreticilerimiz görmekte ve bu anlamda tabi bir talep söz konusu. Yine bal üretiminde biz kovan olarak 130 bin adet kovana sahibiz Şanlıurfa ili olarak 2 bin tonun üzerinde de bir üretimimiz var. Bu anlamda da 12’nci sıradayız ve tabi sert kabuklu meyve çeşidi olarak badem fıstıkta olduğu gibi arıcılıkta ve arıcı yetiştiriciliğinde çok önemli yer tutmakta. Çünkü badem üretimi yetiştiriciliğinin çapraz tozlaşmaya ihtiyacı var. Bunu sağlayan canlı arı, hem verim hem de kalitenin arttırılmasına yönelik bademle arının buluşması çok çok önemli. Bu açıdan badem üretim alanlarımızın artması aynı zamanda da arı yetiştiricilerimizin de ihtiyacını ve arıların ihtiyacını ortaya çıkarak. Her geçen gün de bu artan bir seviyede. Ne mutlu ki üreticilerimiz her iki alanda da diğer alanlarda olduğu gibi bu konuda da ciddi bir farkındalık içerisindeler’’ dedi.
Çiftçiler bazı hatalar yapıyor
Arıların döllenmede çok önemli bir rol üstlendiğini söyleyen Harran Üniversitesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erol Ak da, ‘’Tarımın temelinde özellikle tozlanma ve döllenme gereken meyve türlerinde ya da bitkilerde mutlak süratle arıların olması gerekiyor. Bu sadece meyve ağaçlarında değil tarla bitlilerinde de öyledir. Arılar olmazsa zaten hayatın kısalacağını, biteceğini genellikle bilim insanları söylerler. Çünkü bazı meyve türleri açısından düşünecek olursak bazı meyve türlerimiz arılarla bazıları da rüzgarlarla tozlanır. Bunlardan bölgemizde yaygın olan Antep fıstığı erkek ağaçlar ve dişi ağaç dediğimiz ağaçlar vardır. Yani rüzgarlarla tozlanırlar ama badem, şeftali, kiraz gibi meyve türlerimiz ise mutlak süratle arı olmadan olmaz. Tozlanmayı sağlayan arılardır. Bir de bademlerde, badem bahçelerinde üreticilerimizin yaptıkları bazı hatalar da vardır. Biz bunları hep uyarıyoruz. İleriki günlerde, ileriki zamanlarda, yıllarda mutlak süratle düzelecektir. Arı kovanlarını bahçenin sadece bir köşesine götürüp koyuyorlar. Diyorlar ki bizim bahçemizde arı kovanı var. Arı kovanları çiçeklenme döneminde, bademde çiçeklenme yaklaşık 25-30 gün sürer ve bu dönemde bahçenin içerisinde serpiştirilmiş olması gerekiyor. Örneğin 10 dekarlık bir araziye mutlak süratle 5 kovan olması lazım ve kolonilerinde güçlü olması lazım. Bir arı kovanının içerisinde en az 8 çıtalı arının ve güçlü bir kolonide kaç arı var derseniz 80 bin arı vardır. 50 binden fazla arı vardır ve bunlar tozlanmayı sağlarlar. Sadece badem için de geçerli değil, kiraz için de geçerlidir. Bademin çiçek döneminde arıların mutlak süratle çiçeklerin üzerlerinde vızır vızır dolaşıyor olmaları, verimin, üretimin artması için şarttır’’ ifadelerini kullandı.
“Bal ve bademe dikkat çekmek için festival düzenledik”
Hem arıcılığın hem de bademciliğin desteklenmesi gerektiğini söyleyen Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Zeynel Abidin Beyazgül ise “Badem ile arı bir araya geldiği zaman, badem üretimimiz yüzde yüz artıyor. Şanlıurfa badem üretimi yönünden Türkiye’de 3’ncü, 51 bin dönüm ekili arazimiz var. Fakat arıcılıkta da çok iyiyiz. Hem arıcılığın desteklenmesi hem de bademin desteklenmesi gerekiyor. Fakat bir yandan da çiftçilerimizi şöyle uyarıyoruz. Bu dünyada çok önemli iki tane üründür bal ve badem. Bunlara dikkat çekmek için bu gün bir festival düzenledik. Balın ve arının önemini anlattık, bademin önemini anlattık, badem ve arının dansının gerektiğini anlattık. Ağaçlarımızda arılarımızın badem üzerinde nasıl tozlaşma yaptığını ve bu arıların badem için ne kadar önemli olduğunu gördük ama arılar için de badem önemli çünkü onlardan yaptıkları tozlaşma sırasında polenler alıyorlar. Yahut ta bal için bazı maddeleri alıyorlar ve bal üretimini arttırıyorlar. Görüyoruz ki doğa birbirini tamamlıyor, doğanın korunması lazım. Doğanın herhangi bir parçasının kaybolması halinde ise her birinin ayrı ayrı insanlık için zararlı sonuçlar ortaya çıkıyor” diye konuştu.