Rekabet Kurumunda 49 teşebbüse yönelik “işgücü soruşturması” devam ediyor
Rekabet Kurumunun işgücü piyasasında rakip teşebbüslerin bir araya gelip birbirlerinin çalışanlarına iş teklifi veya iş görüşmesi yapmaması hakkında 49 teşebbüse yönelik başlattığı “işgücü soruşturması” devam ediyor. Söz konusu anlaşmaların teşebbüslerin ücret de dahil olmak üzere çalışma koşullarını iyileştirme güdüsünü azalttığı ve dolaylı yoldan ücretlerin düşmesine veya artışının önüne geçilmesine neden olduğu düşünülüyor.
Rekabet Kurumu 5. Denetim ve Uygulama Dairesi Başkanı Nazlı Varol, 49 teşebbüsün işgücü piyasasına yönelik çalışan ayartmama şeklinde centilmenlik anlaşmaları yaparak rekabete aykırı hareket etmesi üzerine yürütülen soruşturmanın detaylarını İHA muhabiri ile paylaştı. Varol, rekabet hukuku çerçevesinde çalışan ayartmama anlaşmalarına yönelik başlatılan soruşturmanın işgücü piyasasında rakip teşebbüslerin bir araya gelip birbirlerinin çalışanlarına iş teklifi veya iş görüşmesi yapmayarak, teşebbüslerin ücret de dahil olmak üzere çalışma koşullarını iyileştirme güdüsünü azaltan ve dolaylı yoldan ücretlerin düşmesine veya artışının önüne geçilmesine neden olan 49 teşebbüs hakkında başlatıldığı bilgisini verdi. Varol, çalışan ayartmama anlaşmalarının işgücü piyasalarındaki rekabetçi yapıya zarar verdiğini ve toplam refah dağılımını çalışanlar aleyhine bozduğunu belirterek, teşebbüslerin bu anlaşmalar ile kendileri için önemli maliyet kalemlerinden olan emek faktörünü bir nevi paylaştığını dile getirdi.
Varol, son yıllarda yayımlanan akademik çalışmalarla işgücü piyasalarına ilişkin endişelerin sıklıkla gündeme gelmeye başladığını belirterek, “Özellikle emeğin toplam gelirden aldığı payda gözlemlenen düşüşle birlikte alıcı tekellerinin ve işverenlerin sahip olduğu pazar gücünün çalışan ücretlerinin azalmasına, yükselememesine ve çalışma koşullarının iyileşmemesine neden olup olmadığına yönelik dünya çapında çeşitli görüşler ortaya çıkmıştır. Bu kapsamda işgücü piyasasında gerçekleşebilecek rekabet ihlallerinin oluşturacağı olumsuz etkiler ortaya konulmaya çalışılarak, konuya rekabet hukuku araçlarıyla ne şekilde müdahale edilebileceği noktasında tartışmalar başlamıştır” dedi.
Varol, işverenler arasında işgücüne yönelik yapılan rekabeti sınırlayıcı anlaşmaların ücret ve çalışma şartlarını tespit etmeye yönelik veya çalışanları ayartmamaya yönelik olabileceğini belirterek, “Özünü vurgulamak gerekirse esas olarak işverenler bu anlaşmalarla en önemli girdilerden olan emek üzerinde rekabet etmekten karşılıklı olarak vazgeçmektedir” diye konuştu.
“Soruşturma kapsamında 49 teşebbüsün çalışan ayartmama şeklinde centilmenlik anlaşmaları yapmak suretiyle rekabete aykırı hareket edip etmedikleri incelenmektedir”
Gerek dünyadaki gelişmelerin gerekse de çalışanların ve işgücü piyasalarının gün geçtikçe artan önemine paralel olarak Rekabet Kurulunun kapsamlı bir soruşturma yürüttüğü bilgisini paylaşan Varol, “Soruşturma kapsamında 49 teşebbüsün işgücü piyasasına yönelik çalışan ayartmama şeklinde centilmenlik anlaşmaları yapmak suretiyle 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesini ihlal edip etmedikleri incelenmektedir” dedi.
Taraf teşebbüslerin bir kısmı ile talepleri üzerine uzlaşma süreci yürütüldüğü bilgisini veren Varol, diğer teşebbüsler bakımından olağan soruşturma sürecinin devam ettiğini söyledi.
“Çalışan ayartmama anlaşmaları, işgücü piyasalarındaki rekabetçi yapıya zarar veriyor ve toplam refah dağılımını çalışanlar aleyhine bozuyor”
Varol, çalışan ayartmama anlaşmalarının işleyişinin nasıl olduğuna ve soruşturmanın içeriğine ilişkin şu bilgileri paylaştı:
“İşgücü piyasasında rakip teşebbüslerin bir araya gelip birbirlerinin çalışanlarına iş teklifi yapmayacaklarını, bir diğer deyişle çalışanlarını istihdam etmeyeceklerini kararlaştırmalarıdır. Dolayısıyla teşebbüslerin ücret de dahil olmak üzere çalışma koşullarını iyileştirme güdüsü azalmakta, dolaylı yoldan ücretlerin düşmesine veya ücret artışının önüne geçilmesine neden olunmaktadır. İşgücü piyasasındaki rekabeti kısıtlayan ve birçok şirket için en büyük maliyet kalemlerinden emek faktörünün teşebbüsler arasındaki hareket kabiliyetini azaltan çalışan ayartmama anlaşmalarının işgücü piyasalarındaki rekabetçi yapıya zarar verdiği ve toplam refah dağılımını çalışanlar aleyhine bozduğu söylenebilecektir. Bu tür anlaşmalar ile teşebbüsler, kendileri için önemli maliyet kalemlerinden olan emek faktörünü adeta paylaşmaktadır.”
Varol, soruşturma ile rekabet hukuku çerçevesinde çalışanların emeklerinin karşılığı olan ücretin yapay şekilde sınırlandırılmaması ve iş gücü piyasasına etkinlik sağlanmasının amaçlandığını dile getirdi.