Dünyada enerjinin yüzde 40’ı binalarda tüketiliyor
Yaşamanın sürdürülebilir olmasında büyük bir paya sahip olan enerjinin verimliliği ve tasarrufunun sağlanması için ev ve iş yerlerinde alınabilecek önlemlere dikkat çeken Çevre Sağlığı Programı Öğr. Gör. Hasan Ateş, “Dünyada enerji tüketiminin yaklaşık yüzde 40’ı binalarda tüketiliyor ”dedi.
Enerji kaynaklarının hem tükenilebilir olması hem de bu kaynakların bilinçsizce kullanılmasının iklim değişikliği gibi geri dönülemez sonuçlara yol açmasından dolayı enerji kullanımına azami dikkat edilmesi gerektiğini belirten İzmir Kavram Meslek Yüksekokulu Çevre Sağlığı Program Başkanı Öğr. Gör. Hasan Ateş, enerji tasarrufu ve temiz enerji hakkında bilgi paylaşımında bulundu. Dünyada enerji tüketiminin yaklaşık yüzde 40’ını binalardaki tüketimin oluşturduğunu belirten Öğr. Gör. Ateş, bireysel olarak enerji tasarrufu yapılan yöntemlerin ev ve iş yerlerinde kullanılmasına dikkat çekerek, “Türkiye’de toplam üretilen elektriğin yüzde 25’i aydınlatma amacı ile kullanılmaktadır. Bu tüketimler dikkate alındığında, enerji tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmeli ve tasarruf sağlamak için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız” dedi.
Enerji tasarrufu sağlayacak yöntemler
Enerji tasarrufunu sağlayabilmek adına alınacak önlemlerden bahseden Ateş, “Enerjiyi verimli ve tasarruflu kullanmak için yapılması gerekenlere baktığımızda daha az ve temiz yakıt kullanan, emisyonu düşük araçları tercih etmeliyiz. Daha az enerji kullanan demiryolu, denizyolu ulaşımına öncelik vermeliyiz. Hem şehir içi hem de şehirlerarası taşımacılıkta raylı sistemleri tercih etmeliyiz. Bisiklet gibi doğa dostu taşıtlar kullanabilmeye özen göstermeliyiz. İyi yalıtım yapılmış binalarda oturmaya dikkat etmeliyiz. Evlerde düşük enerji tüketimi sağlayan, enerji tasarruflu son teknoloji, çevreci elektrikli makineleri ve cihazları tercih etmeliyiz. Isıtmada uygun yakma sistemlerinin kullanılmasını sağlamalıyız. Aydınlatmada gün ışığından daha fazla yararlanmalıyız. Elektrikli aletlerle işimiz bittiğinde fişlerini prizden çıkarmalıyız. Buzdolabının kapağını gereksiz yere açıp, kapatmamalıyız. Elektrik tüketimi az olan ampulleri seçmeliyiz. Musluklardan gereksiz yere su akmamasına özen göstermeliyiz. İhtiyaç fazlası ürünler, giysiler almaktan kaçınmalıyız. Odalarımızda boş yere yanan ışıkları kapatmalıyız.
En önemlisi ise bir ürünün üretilmesi için enerji ve hammadde gerekli olduğu için kağıt, karton, plastik, cam, metal gibi geri dönüşümü yapılabilen atıklarımızı kaynağında yani ev, okul, iş yeri, alışveriş merkezi gibi yerlerde ayrı olarak toplayıp, geri dönüşümünü sağlattığımız zaman hem bunların üretilmesi için gereken enerjiden ve girdilerden tasarruf etmiş hem de ülke ekonomisine katkı sağlamış oluruz” ifadelerinde bulundu.
“İnsanları tasarruf konularda bilinçlendirmeliyiz”
Son yıllarda dünyada çevre koruma bilincinin artması ile sürdürülebilir bir enerji verimliliği ve tasarrufu oluşturmaya yönelik çalışmalar yapıldığını aktaran Ateş, “Enerji tasarrufu ile kullanılan enerjinin azaltılması amaçlanırken, enerji verimliliği ile üretimin kalitesi ve miktarını düşürmeden talebi karşılayacak enerji kullanımının düşürülmesi amaçlanmalıdır. Enerjinin verimli kullanılmaması, kaynakların hızla tükenmesi, çevrenin ve sağlığın bozulması, ülkelerin enerji açısından dışa bağımlı olması gibi birtakım sorunları beraberinde getirmektedir. Bizler üretim ve tüketim şeklimizi değiştirmediğimiz sürece gelecek nesillere daha yaşanabilir, sağlıklı bir dünya bırakamayacağız. Bu bağlamda enerji verimliliği ile tasarrufun önemini vurgulayarak insanları bu konularda bilinçlendirmeli ve enerji verimliliğini destekleyecek yatırımların, projelerin yapılmasını sağlamalı ve desteklemeliyiz” diye konuştu.
Kaynaklar tükeniyor
Enerjinin canlıların hayatlarını sürdürebilmelerini sağlayan yaşamın önemli bir parçası olduğunu kaydeden Ateş “Gelişen yeni teknolojiler ile işletmelerin üretim faaliyetlerini gerçekleştirebilmeleri enerji sayesinde olmaktadır. Enerji, genellikle yenilenebilen ve yenilenemeyen kaynaklardan üretilebilmektedir. Kömür, petrol, doğal gaz gibi fosil olan kaynaklarımız yenilenemeyen enerji kaynaklarımızdır. Toprağın altında milyonlarca yıl boyunca kalmış olan bitki ve hayvansal kalıntıların birtakım tepkimeler geçirmesi sonucu oluşan bu kaynaklar ne yazık ki gün geçtikçe tükenmektedir. Ayrıca, fosil kaynaklı yakıtların kullanılması sonucunda atmosfere, karbondioksit, karbonmonoksit, kükürtdioksit ve azotoksitler gibi çevreye ve sağlığa zararlı emisyonlar yayılmaktadır. Bu emisyonların yayılımı, iklim değişikliği gibi atmosferik olayların da yaşanmasına neden olmaktadır. Fosil kaynaklar yerine daha çevreci, canlılar ve dünyamız için daha sağlıklı olan güneş, jeotermal, hidroelektrik, dalga, biyokütle enerjisi gibi yenilenebilir olan enerji kaynaklarına yönelmemiz gerekmektedir. Tüm dünya ülkelerinin yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmesi gelecek nesillerin sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi adına önemli bir adımdır” dedi.