Neredesin Yetkili Sendika ?
Demokratik Sağlık Sen Genel Başkanı Togan Demircan, Yetkili sendika olmanın gereği mali ve sosyal hak kayıplarına karşı kör, sağır, dilsiz olmak mı” diyerek yetkili sendikalara tepkisini dile getirdi.
Yetkili sendikaların sağlık personellerinin banka promosyonları konusunda yeterli çalışma yapmadıklarını öne süren Demircan, “Sağlık çalışanları mobbinge maruz kalıyor, sağlık çalışanları açlık ve yoksullukla mücadele ediyor, sağlık çalışanları yemek sorunları ile boğuşuyor, sağlık çalışanlarının bütün umudu banka promosyon sözleşmelerinin revizyonuna kaldı, siz nerede ne işlerle uğraşıyorsunuz” dedi.
5510 Sayılı Yasanın Mağdurları
Demircan şunları söyledi, “Bakanlık yönetmelik yayınlar, yetkili sendika kırk beş gün sonra değerlendirir. Bakanlık havuz sistemi der, yetkili sendika “bizim talebimiz” cümlelerini kurar, iyi bir şeymiş gibi sahiplenir. Bakanlık profesyonelce işini yapan bir kesime teşvik ödemesi getirir, bir kesimle bir kesimin arasında kırk kat ödeme farkı yaratır, yetkili sendika sessizliğini korur. Miktarı yetersiz olduğu için hastane yemeği protesto edilir, silahlar çekilir, ateşlenir, yetkili sendika sus pus. Bu mudur yetkili sendika olmanın gereği. Tamam, sizi anlıyoruz önünüzde kongreniz var yeniden başkan olmak istiyorsunuz ama sağlık sosyal hizmet çalışanlarının da sizden isteği var, insanca yaşayabilecekleri miktarda maaş almak istiyorlar. Dört, beş farklı kalem de aldıkları gelir vergisi kesilmesine rağmen emekliliklerine yansımayan ödeme metotlarından vaz geçilerek, ne kadar aylık alacaklarını bildikleri ve emekliliğe yansıyan maaş sistemi istiyorlar. Sözleşmeliler kadro istiyor, emeklilikte yaşa takılanlar emekliye ayrılmak istiyor, 5510 sayılı yasanın mağdurları tek cümle ile mağduriyetleri ortadan kaldırılan kesime dahil olmak istiyor, emeğinin karşılığını istiyor, performans sisteminin kaldırılmasını istiyor, atama bekleyenler atanmak istiyor, ikramiye almak istiyor, günümüz şartlarına uyarlanmış eş ve çocuk yardımı istiyor, yine günümüz şartlarına uyarlanmış giyim yardımı istiyor, Sağlık Bakanlığı merkez teşkilatı, hudut sahiller sağlık genel müdürlüğü, birinci basmak çalışanları da taban ek ödeme ve teşvik ek ödeme istiyor, Bakanlık merkez teşkilatı çalışanları ayrıca % 20 ek ödeme farkı istiyor hani toplu sözleşmede unuttunuz ya, işte o arkadaşlar”
Nöbet ve Fazla Mesai Ücreti
Sendika olarak defalarca müjdelediğiniz kreş sorununun çözülmesini, şehir hastanelerinin yakınlarına TOKİ marifetiyle sağlık çalışanlarının bütçelerine uygun konut projeleri istiyor, görevi başında vefat eden sağlık çalışanlarının şehit sayılmasını, covid-19’un meslek hastalığı sayılması için illiyet bağı şartının ortadan kaldırılmasını bekliyor, mülteciler konusunda gösterdiğiniz hassasiyeti bu memleketin öz evlatları içinde göstermenizi bekliyor en azından briketten de olsa bir ev sahibi olmak istiyor. Sahi artık evi, otomobili olmayan sağlık çalışanları, kamu çalışanları ev otomobil alabilirler mi? Sağlık çalışanları kredi, kredi kartı kullanmadan tatile gitmek istiyor. Çocuğunun, eşinin taleplerini âmâsız, lakinsiz yerine getirmek istiyor. Sağlık çalışanları şiddete uğramak istemiyor, sağlık çalışanları itibarlarını geri istiyor, sağlık çalışanları vergi diliminin % 15’e sabitlenmesini istiyor, sağlık çalışanları sendika üye ve istifa işlemlerini e-devlet üzerinden yapmak istiyor, kalitesiz yemek sorununun çözülmesini bekliyor, nöbet ve fazla mesai ücretlerinin güncellenmesini istiyor. Ama siz Çalışma Bakanlığının kapısını bu talepler için değil dayanışma aidatı ve baraj uygulaması için aşındırıyorsunuz. Beyler sendikacılık bu değil, sendikacılık memuru delikli kuruşa muhtaç etmek değil. Sendikacılık haksızlık karşısında dimdik bir duruş ister. Unutmayın sendikalar demokrasinin beşiğidir. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)